31 Ekim 2005

Brokoli Suflesi



Hafta sonu verdiğim davette, yaptığım brokoli suflesi çok beğenildi. Tarif Lezzet Dergisi'nden (Ekim-2004).
Malzemeler:
500 gram brokoli
3 yumurta
1 çay bardağı rendelenmiş kaşar peyniri
30 gram margarin
2,5 çorba kaşığı un
1,5 çay bardağı süt
1 çorba kaşığı sirke
Tuz, karabiber
Yapılışı:
1) Brokolileri çiçek çiçek ayırıp yıkayın ve süzün. Bir tencereye brokoli ve sirkeyi alın. 2 su bardağı su ekleyip 5 dakika haşlayın ve suyunu süzün. Yumurta aklarını sarılarından ayırın (Su miktarını ben artırdım).
2) Beşamel sosu hazırlamak için, margarini tavada eritip unu pembeleştirin. Sütü azar azar ilave edin. Sos koyulaşınca ocaktan alıp ılıtın. Beşamel sosa yumurta sarıları ve rendelenmiş kaşar peynirini ekleyip karıştırın. Yumurta aklarını mikserle kar haline gelinceye kadar çırpıp beşamel sosuna ekleyin (Daha lezzetli olsun diye tereyağı kullandım).
3) Fırın kabını yağlayın. Brokolileri ekleyip üzerine beşamel sosunu yayın. Önceden ısıtılmış 170 dereceye ayarlı fırında 20-25 dak üzeri kızarıncaya kadar pişirin. Sıcak olarak servis yapın.
Afiyet olsun.

Hamsili Pilav





Birkaç gün önce abimlerde iftara davetliydik. Hem göze, hem de mideye hitap eden lezzetli yemekleri ve güleryüzüyle bizleri ağırlayan yengeme ve abime teşekkür ediyorum.

Gelelim menüye:
  • Mantar çorbası
  • İslim kebabı
  • Hamsili pilav
  • Zeytinyağlı taze fasulye
  • Patatesli pide
  • Çoban salatası
  • Vişne kompostosu

İslim kebabının ve hamsili pilavın fotoğrafını çektim. Bir de şu fotoğraf üzerine nasıl yazı yazıldığını bir öğrensem, ne güzel olurdu...

Hamsili Pilav

Malzemeler:
1 kilo hamsi
2 su bardağı pirinç
2 soğan
1 çorba kaşığı kuşüzümü
1 çorba kaşığı dolmalık fıstık
4-5 çorba kaşığı sıvıyağ
Tuz, pulbiber, yenibahar
Bir tutam maydanoz
2,5-3 su bardağı sıcak su

Yapılışı:
Sıvıyağda soğan ve dolmalık fıstıklar pembeleşene dek kavrulur. Pirinç, kuşüzümü, tuz, pulbiber ve yenibahar eklenerek biraz daha kavrulur. Ocaktan alınır ve kıyılmış maydanoz eklenir. Temizlenen ve peçeteyle nemi alınan hamsiler margarinle yağlanmış yapışmaz bir tencereye 2 sıra halinde dizilir(2. sıradaki hamsilerin gövde ve kuyruğu tencerenin yan duvarından yukarı doğru uzanıyor olması gerek). Üzerine pirinç karışımı dökülür.Kalan hamside üste dizilir ve sıcak suyu eklenip kısık ateşte pişirilir. Pişince dikkatli bir şekilde tepsiye ters olarak alınır ve dilim şeklinde servis yapılır.

27 Ekim 2005

Mine Çiçeği




Hakim yetmişlerine merdiven dayadıkları halde boşanmak için başvurmuş çifte sormuş:
“Bunca yıldan sonra niçin ayrılmak istiyorsunuz?”
Yaşlı kadın cevaplamış:
“Hakim bey bir ay öncesine kadar aklımda böyle bir şey yoktu. Eşim bana bir mine çiçeği getirdi, ben de çiçekleri çok severim. Çiçek çok sulanması gereken bir çiçekmiş ve kocam düzenli aralıklarla sulanmadığında öleceğini söyledi. Ben kemik rahatsızlıkları olan bir insanım. Geceleri uykumdan kalkıp çiçeği sulamam gerektiği halde, bir gün fark ettim ki kocam bir kez olsun benim ağrıma rağmen gece kalkıp da çiçeği sulamadı.”
Hakim kadına hak vermiş ama adettendir diye bir de adama sormuş:
“Senin söyleyecek bir şeyin var mı?”
Yaşlı adam cevaplamış:
“Eşimin anlattığı her şey doğru, tek bir şey dışında. Mine çiçeği çok sulandığında ölür. Karımın kemik rahatsızlığı var ve iyileşmesi için düzenli egzersiz yapması gerekir ama eşim bunu yapmadığı için ben bu yalanı buldum. Çiçeği ölmesin diye her gece kalkmak zorunda kaldı. O her uyandığında ben de uyanık olurdum, işini bitirip uyduğunda gidip çiçeğin suyunu boşaltır, peçetelerle toprağını kuruturdum. Sonra da yatağa gelip, bana hayatı bahşeden, canımdan çok sevdiğim eşimi doyasıya severdim...”
Fotoğraftaki maalesef mine çiçeği değil. Benim balkonumdaki yağlı begonya. Mine çiçeğini merak ediyorsanız, buraya tıklayabilirsiniz.

26 Ekim 2005

Fasulye Turşusu Kavurması



Yaklaşık 15-20 gün kadar önce Portakal Ağacı'ndan Sevgili Hatice'ye özenmiş, küçük kavanozlara fasulye turşusu kurmuştum. Bu hafta sonu da gelen misafirlerim için bu turşudan fasulye turşusu kavurması yaptım. Çok beğenildi.
Tarifi şöyle: 2 orta boy soğan zeytinyağında pembeleştirilir. Üzerine doğranmış fasülye turşusu eklenir. Fasulye kısık ateşte arasıra karıştırılarak iyice pişirilir.Ekşiliğiyle özellikle çorbanın yanında çok güzel gidiyor.

25 Ekim 2005

Şekerpare




Malzemeler:
2 su bardağı un
½ su bardağı irmik
2 yumurta
1 su bardağı pudra şekeri
½ paket margarin
1 tatlı kaşığı kabartma tozu
Vanilya

Şerbet:
3 su bardağı şeker
3 su bardağı su
½ limon suyu

Yapılışı:
Öncelikle şerbet hazırlanır. Şekerli su 5 dakika kaynatılır. Ocaktan inmeye yakın limon suyu ilave edilir ( Sakın benim gibi şerbeti ocakta unutmayın. Yoksa çok kaynayınca su buharlaştığından şerbetin miktarı azalıyor.) Soğumaya bırakılır.
Un, vanilya, kabartma tozu karıştırılarak bir kaba elenir. Ortası açılır. Yumurta, erimiş margarin, pudra şekeri ve irmikte ilave edilerek güzelce yoğurulur. Yumuşak olursa biraz un koyabiliriz( Ben öyle yaptım). Hamur kulak memesinden biraz yumuşak olacak(Oktay Usta öyle dedi). Elimizde yuvarlak şekil vererek tepsiye aralıklı olarak dizilir. Aslında üzerine fındık koymam gerekiyordu. Ama babam tatlıların üstüne çatalla şekil verince fındık koymama gerek kalmadı. 170 derecede 30 dakika pişirilir. Fırından çıkar çıkmaz şekerparelerin üzerine, soğumuş olan şerbet gezdirilir. Sonra afiyetle yenir.

Sevgilerde




Sevgilerde

Sevgileri yarınlara bıraktınız

Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vaktiniz olmadı.

Behçet Necatigil

24 Ekim 2005

Minik Kekler



Tarif "Mekanımız Mutfak" editörlerinden sevgili Şule'ye ait(havuçlu, elmalı nefis muffinler). Buradan kendisine teşekkür ediyorum. Ben ismini minik kek olarak değiştirdim. Kim yediyse çok beğendi. Tarif defterimize, kaydedebiliriz.

21 Ekim 2005

Şeftali ve Ayva Reçeli



Okuduğum farklı reçel tariflerini kendime göre birleştirdim (Sofra Nimetleri-Abdurrahman Cerrahoğlu, Ümit Usta’nın Ağız Tadıyla-Ümit Sevinç, biraz da benim katkım var).

Şeftali Reçeli
Malzemeler:
1 kg şeftali
6 su bardağı şeker
2 çorba kaşığı limon suyu
Yapılışı:
Şeftalilerin kabukları soyup küp küp doğradım. Üzerine toz şekeri ilave edip sabaha kadar beklettim. Bir tarifte bir, diğerinde iki bardak su ilavesi vardı. Şeftaliler epeyce sulandığından ben hiç su koymadım. Reçel kıvamına gelinceye kadar kaynattım. Kıvama gelen reçele, limon suyunu ilave edip, bir iki taşım daha kaynatmam gerekiyordu. Ama ben bu önemli aşamayı unuttuğumu reçeli yerken hatırladım. İleriki bir zamanda reçelimde şekerlenme baş gösterirse bir taşım kaynatıp limonu o zaman ilave etmeye karar verdim. Çünkü reçelim gerçekten güzel olmuştu. Bunu eşim söyledi, hem de iki kez :-)

Gelelim ayva reçeline:
Malzemeler:
1 kilo ayva
5 su bardağı şeker
5 su bardağı su
2 çorba kaşığı limon suyu
Yapılışı:
Ayvaların kabuklarını soyup küp küp doğradım. Üzerine suyu ilave edip yumuşayıncaya kadar haşladım. Üzerine şekeri ilave edip ağzı açık olarak orta hararetli ateşte reçel kıvamına gelinceye kadar kaynattım. Kıvama gelen reçele, limon suyunu ilave edip, bir iki taşım daha kaynattım.

20 Ekim 2005

Kremalı Mantar Çorbası


Bugün bizim menüde kremalı mantar çorbası vardı. Tarif Emine Beder’e ait.

Malzemeler:
250 gr mantar
2 çorba kaşığı krema
2 çorba kaşığı un (tepeleme)
1 çorba kaşığı tereyağı veya margarin
4 su bardağı et suyu veya su
1 orta boy soğan
1 defne yaprağı
Dereotu
Maydanoz
Tuz
Yapılışı:
Tencereye tereyağını alıp eritelim. Küp doğranmış soğanı ve tavla zarı iriliğinde doğranmış mantarları ekleyerek, mantarlar bıraktığı suyu çekene dek kavuralım. Unu ekleyelim, yarım dakika daha un sararana dek kavurmaya devam edelim. Suyu, defne yaprağını ekleyelim. Tuzunu ayarlayalım. Çorbayı ağır ateşte ve karıştırarak üzeri göz göz olana dek pişirelim. Ateşten almadan 1 dk önce kremayı, 1 kepçe çorba suyu ile incelterek ekleyelim. Çorbayı ateşten alıp üzerine kıyılmış dereotu ve maydanoz serperek servis yapalım. (4-5 kişilik)

Yemek hakkında eşimin görüşü şu şekildeydi: “ Biraz daha kaynatsaydın daha iyi olurdu”.
Gayet doğru bir tespit. Çünkü kremayı eklemekte acele etmeseydim hem mantarlar daha iyi pişecekti, hem de çorba daha koyu bir kıvama gelecekti. Bence un miktarı bir iki kaşık artırılabilir. Katıyağ yerine sıvıyağ kullanılabilir. (Bak sen şu işe; hem yemeğin hakkını vereme, hem de bilmiş bilmiş yorumlar yap... :-) )
Bugünkü mutfak maceramdan çıkarılacak sonuç:
Mutfakta bazı şeyler deneme yanılma yöntemiyle öğreniliyor.

19 Ekim 2005

Hz. Mevlana'dan:



Öküzün Hali
Dünyada yemyeşil bir ada vardı. O ada da obur bir öküz yaşıyordu.
Sabahtan akşama kadar o adadaki bütün otları yer bitirir, doyar semirip şişmanlardı.
Gece oldu mu bir kenara çekilir: “Yarın ne yiyeceğim?” diye düşünür, bu düşünceyle üzülür kederlenir, sabaha kadar üzüntüsünden zayıflar iğne ipliğe dönerdi.
Sabah olunca yeniden yemyeşil olan otları yemeye başlar akşama kadar bütün otları yer, doyar, şişmanlardı. Akşam olunca yeniden : “Yarın ne yiyeceğim?” kaygısından sabaha kadar üzülür yeniden zayıflardı. Bu böyle sürüp giderdi.
İşte insan nefsi o öküz, yeşil ada ise bu dünyadır.

Mesnevi’de Geçen Bütün Hikayeler
(Hazırlayan: Mehmet Zeren)

18 Ekim 2005

Gül Tatlısı





Malzemeler:

  • Bir paket sade kekun (450 gram)
  • Bir su bardağı irmik
  • 1/2 su bardağı yoğurt
  • 1/2 su bardağı sıvıyağ
  • 100 gram katıyağ
  • Bir yumurta

Şurup için:

  • 3 su bardağı su
  • 2,5 su bardağı şeker
  • Bir tatlı kaşığı limon suyu

Yapılışı:

Önce şurup hazırlanır. Su kaynayınca şekeri eklenir. İndirmeye yakın limon suyu konulup, soğumaya bırakılır. Hamurun malzemeleri bir kaba konup iyice yoğrulur(Evde kekun olmadığından ben 3,5 su bardağı un kullandım). Merdaneyle 1-2 cm kalınlığında açılıp, bardak ucuyla 6 tane yuvarlak kesilir.

Şekildeki gibi üst üste konup, kendine yakın olan taraftan kıvrılır. Bıçakla ortadan ikiye kesilir. Yağlanmış yada benim yaptığım gibi folyo ile kaplanmış tepsiye dizilir. 170 derece ısıtılmış fırında 25 dakika pişirilir. Fırından çıkınca üzerine soğuk şerbeti dökülür.

Bu tarifi televizyonda Açelya Akkoyun'un sunmuş olduğu bir yemek programından almıştım. Ona da bu tarifi bir izleyici göndermiş. Yapımı kolay, görüntüsü estetik... Ama gelin görün ki şerbet içine tam işlemedi. Oysa ki iyice soğumuş şerbeti, fırından çıkar çıkmaz sıcak tatlının üstüne iyice gezdirmiştim. Belki de daha küçük güller yapsam, şerbet içine daha iyi nüfuz ederdi.

Şerbeti çektirme yollarını biliyorsanız bu tarifi deneyin derim. :-)

Not: Kekun yerine un kullanacaksanız kabartma tozu mutlaka ekleyin. Aksi halde benim gibi şerbet çekmeme gibi bir problemle karşılaşırsınız.

17 Ekim 2005

Ramazan'a Dair


Zaman ne kadar da hızlı akıyor. Mübarek ramazanı neredeyse yarıladık. Ramazanda en çok hoşuma giden şey, iftar anında birçok insanla aynı anda sofraya oturmak ve hep bir ağızdan aynı duayı terennüm etmek. "Allah'ım senin rızan için oruç tuttum. Senin verdiğin rızkınla orucumu açıyorum. Hamdolsun verdiğin nimetlere, sağlık ve afiyete..."

Okuduğum yazılardan hoşuma giden satırları burada sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ve tabi ki yaptığım birbirinden lezzetli yemek tariflerini de...
:-)

Açlıkla doymak
Bu sırada çocuk sıcak pidenin buğusuna sarılmış olarak gülümsüyor. Baba işinden dönüyor, eve yaklaştıkça göğsünde bir genişlik. Anne yeşil salatanın üzerine birkaç zeytin bırakıyor.
Paydos.
Ses kesiliyor. Rüzgar duruyor. Güneş dağların ardına çekiliyor. Kuzeyde bir yıldız göz kırpıyor. Nefesimizi tutuyoruz. Kuşlar kanatlarını kapatıyorlar. Çekiç örsün kenarında bekliyor. Dalgalar diniyor.
Sükut... Sükut...
Ve ağızları misk gibi kokanlar ve
o gün insanlara gülden ağır bir söz söylememiş olanlar ve o gün almayı değil hep vermeyi düşünenler ve o gün "sabredenlere hesapsız ecirler verilecektir" müjdesi ile müjdelenmiş olanlar meleklerle birlikte iftar sofrasına oturuyorlar.
Allahım, şükürler olsun oruçluyuz...
Mustafa Kutlu