28 Ocak 2006

Kikirdekli Çorba


Kikirdekli çorbayı sevgili Şule ’nin sitesinde gördüğümde, “bu komik isimli çorbayı mutlaka denemeliyim” demiştim. Tarif Ayşe Tüter’ e aitmiş. Daha önceden erişteli mercimek çorbası yapmıştım, fakat bu lezzeti yakalayamamıştım. Yediğim en lezzetli çorbalardan biri diyebilirim. İtiraf ediyorum, dayanamayıp 2 tabak dolusu yedim :( Çorbanın üzerinde yoğurt olur mu demeyin, mutlaka deneyin.

Şule’ciğim böyle lezzetli bir çorbanın varlığından bizleri haberdar ettiğin için çok teşekkür ederiz :)
Malzemeler: (8 kişilik)
10 su bardağı su
1,5 su bardağı yeşil mercimek
3-4 yemek kaşığı zeytinyağı veya tereyağı
1 adet orta boy soğan
2-3 diş sarımsak
1 çorba kaşığı domates salçası
Nane
Sarımsaklı yoğurt

Hamur için:
2 su bardağı un
1/2 çay bardağı zeytinyağı
1/2 çay bardağı su
Tuz

Yapılışı:

1) İnce doğranmış soğan ve sarmısağı yağda pembeleştirdim. Salçasını koyup biraz daha kavurdum.
2) Kaynamış suyu ve mercimeği ekleyip kısık ateşte pişmeye bıraktım.
3) Mercimekler pişerken un, yağ, su ve tuzla biraz sert bir hamur elde ettim. (Yumuşak olursa kesimi zor oluyor. )
4) Hamuru merdaneyle açıp bıçak yardımıyla minik minik kareler elde ettim.
5) Kesilen bu hamurun yarısını mercimekler pişince yemeğe ekledim. Tuzu ve nanesini de koyup 10-15 dakika daha pişirdim.
6 Kalan kare hamurları teflon tavada 1 tatlı kaşığı zeytinyağında karıştıra karıştıra kızarttım.(Kraker gibi oldular :) )
7) Servis yaparken çorbanın üzerini sarımsaklı yoğurt, kızartılmış hamur ve nane ile süsledim.

Afiyet olsun.

26 Ocak 2006

Tahinli Kurabiye


Hafta sonu tomurcuk'ta yediğim tahinli kurabiyenin tadı damağımda kalmıştı. Fırsatı bulmuşken yapayım dedim. O da tarifi sevgili Hilal’ den almış. Bütün blog arkadaşlarımın yaptığı tarifleri bir bir deneyip yersem sonum nasıl olur acaba? :)

Malzemeler:

4 su bardağı un
1 su bardağı şeker
1 su bardağı tahin
1 yumurta
2 çay bardağı sıvı yağ
1 çay bardağı ceviz
Vanilya
Kabartma tozu

Yapılışı:

Bir kapta şeker, tahin, sıvıyağ ve bir yumurtanın sarısını mikserle çırptım. Üzerine un, kabartma tozu ve vanilyayı birlikte eledim. Yine mikserle çırptım. Baktım mikserle olacak gibi değil kollarımı sıvayıp ellerimle yoğurmaya başladım. Kıvamı biraz yumuşak olduğundan tarifin dışına çıkıp biraz daha un ilave ettim. 10-15 dakika hamuru dinlendirdim. Ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp önce yumurta akına sonra da cevize buladım. Önceden ısıtılmış 180 dereceli fırında üzeri kızarana dek pişirdim.
Afiyet olsun.

25 Ocak 2006

Zeytinyağlı Pırasa


Çocukken bu yemeği yememek için ayak diretirdim. Zamanla beğeniler değişebiliyor. Tarif Emine Beder'e ait. Bir yerine iki havuç, ekşiyi sevdiğimden çeyrek yerine yarım limon kullandım. Eklediğim sıcak suyu da malzeme seviyesine kadar koydum.

Malzemeler: (4-5 kişilik)

1 kg pırasa
2 orta boy soğan
1 iri boy havuç
1 kahve fincanı pirinç
¼ limon suyu
¾ çay bardağı sıvıyağ
tuz
½ çorba kaşığı şeker

Yapılışı:


1) Pırasaları ayıklayıp yıkayarak 2 cm aralıklarla verev dilimlere keselim.
2) Tencereye sıvı yağı alıp küp doğranmış soğanları ve yuvarlak dilimlenmiş havuçları ekleyelim. Ara sıra karıştırarak havuçlar diriliğini kaybedene dek kavuralım.
3) Pırasaları ekleyelim. Ağır ateşte ve fazla karıştırmadan pırasalar diriliklerini kaybedene dek kavurmaya devam edelim.
4) Tuzu, şekeri, limon suyunu, yıkanmış pirinci ve sebzelerin üzerini hafifçe aşacak kadar sıcak su ekleyelim.
5) Yemeği ağır ateşte pişirdikten sonra soğutarak , arzuya göre limon dilimleri ile servis yapalım.

Afiyet olsun.


20 Ocak 2006

20 Rastgele

Hatay, Ulu Cami
(Fotoğraf : Eşim)

Sevgili Dilek beni mutlu etmek için hayatımdaki 20 rastgelemi sormuştu. Dilek'ciğim çok teşekkür ederim. Ha yazdım, ha yazacağım derken bir hayli zaman geçmiş. Aklıma gelen hayatımdaki 20 rastgelem :

1- Çocuk ruhluyum. Annem hep bana şöyle der: “Sen yaşlansan da büyümezsin.”
2- Aşırı iyi niyetimden dolayı “ bu kadar da saf olunmaz ki” yorumlarını alsam da, ben halimden memnunum :)
3-
Korku filmi izleme özürlüyüm. Bana soracak olursanız böyle filmleri çekmenin ne gereği var?
4- Evlendikten sonra ailem oldukça genişledi ve ben bu halimden çok memnunum :)
5-
Mevlana ve Yunus Emre hayranıyım.
6- Zaman 18 yaşına gelene dek çok yavaş geçiyordu. 18’e girdikten sonra yıllar kısaldı mı ne?
7- Acaba menekşelerim niye çiçek açmıyor?
8- Radyo hayatımın vazgeçilmezi. Mutfakta iş yaparken muhakkak açıktır. Sadece müzik dinlemem. Bana yeni bir şeyler katacak programları dinlemeyi yeğlerim.
9- 2005 yılında benim için önemli günlerden biri portakal ağacını keşfettiğim gündü. Böylece sizlerle tanışma şerefine nail oldum :)
10-
Beğenmediğim yönüm maymun iştahlıyım. İnşallah bu kötü huyum blog sevdama sıçramaz :)
11-
Kitap okurken eğer beğendiğim yerler olursa mutlaka altını çizerim. Kitap yıpranıyor ama, daha sonra elime aldığımda direkt çizili yerleri okumayı seviyorum.
12- Daha tertipli ve düzenli olmak isterdim.
13- Ütü yapan makine ne zaman icat edilecek?
14- Kapalı ortamda sigara içerek beni de pasif olarak zehirleyen insanların ince düşünmekten mahrum , bencil insanlar olduklarını düşünüyorum. Hele de çocuklarının yanında sigara içip yavrularının o körpe ciğerlerini zehirleyen anne babalara hayret ediyorum.
15- En büyük korkum, bilmeden birisinin hakkına girmek, kalbini kırmak.
16- Elimden gelse “ön yargı” mefhumunu ortadan kaldırırdım. Bana göre her insan bir alemdir.
17- Bir kişi hakkında konuşuluyorsa ve içimden “ bu söylenenleri duysa üzülürdü” diye geçirsem, ruhumu bir sıkıntı kaplar. Konuyu değiştirmeye, bu da mümkün olmuyorsa o ortamdan uzaklaşmaya çalışırım.
18- Eşimi çok seviyorum. O bana Allah’ın bir lütfu. “ Dünyada da , ahirette de bizi ayırma” diye dua ediyorum.
19- Dışarıda lapa lapa kar yağıyor, inşallah tutar da hafta sonu kartopu oynarız :)
20-
17/Ocak/2006 ’da ki “Ayva YE” etkinliğine katılamadım. Ama o gün benim için çok önemli olan bir evrağın altına imza attım. Umarım hakkımda hayırlı olur. Bu imza çok istediğim yeni bir işin başlangıcı demek. Bunun şükrünü nasıl eda edeceğim bilemiyorum.
Ben de eğer yazmak isterlerse Çiğdem'i, Şaziye'yi ve Yeşim'i sobeliyorum. Arkadaşlar sizlere kolay gelsin :)

16 Ocak 2006

Tebdil-i Mekanda Ferahlık Vardır

İşte geldim. Eşimle birlikte 9 günü fırsat bilip hem akraba taallukatı sevindirmek, hem de yeni yerler keşfetmek adına yurdumun topraklarını arşınladık.

Gezimizden bazı küçük notlar :

İlk durağımız Ankara'ydı. Ankara'da haberlerde avlusunu sıkça gördüğüm Kocatepe Camisi'nin içini görme fırsatım oldu. Teyzemlerde bir gece konakladık.

Dağlar tepeler aştık, hava kararmadan kara yakalanmadan Maraş'a ulaştık.

Maraş'ın soğuğu benim bildiğim soğuklara pek benzemiyor. Soğuktan burnum düşecek sandım :) Dağlardaki kar haziranda erirmiş. Havanın aksine insanları ne kadar sıcak, samimi, misafirperver... Hayatımda ilk defa, kesilen kurban etini yağan kar altında yapılan mangalda yedim.

Bir çoçuğu sevindirmek ne kadar kolay...

Bayramın birinci günü Kayseri'ye gittik. Anadolu Selçuklu Devleti sultanlarından Alaaddin Keykubat'ın zevcesi Hunat Hatun'un (Hunat Farsça "hanımefendi" anlamına geliyormuş) yaptırdığı Hunat Hatun Külliyesi'ni dolaştık. Külliye içersinde cami, medrese, hamam ve türbe var.

Kayseri'ye gidipte pastırma almadan dönülmez :) Kayseri'de 6 senedir görmediğim arkadaşımda kaldık. O'nu ne kadar çok özlemişim. Kayseri'nin meşhur mantısını yedik. Fotoğrafını çekme fırsatım olmadı. Kusuruma bakmayın :)

Nevşehir'de Avanos, Ürgüp, Göreme ve Zelve'yi dolaştık. Eski zamanlarda doğup peribacasında yaşadığımı hayal etmek çok hoştu.

Adapazarı'nda babaannemin elini öpüp duasını aldıktan sonraki son durağımız İzmit'ti.

Gezimizin sonunda şifayı kaptığımdan dolayı yeğenlerimi doyasıya sevemedim :(

04 Ocak 2006

Saray Çorbası


Portakal ağacı diğer yemek blogları ile tanışmama vesile oldu. Buradan Sevgili Hatice’ ye sevgilerimi yolluyorum. Veeee Sevgili Tijen İnaltong’la da tanışmam yine bu sıcak ortam sayesinde oldu. Aslında Tijen Hanım önceden almış olduğum Lezzet dergileriyle evime konuk olmuş da, ama ben sadece tariflere odaklandığımdan bunun farkına bile varamamışım :(


Geçenlerde “Mevsimlerle gelen lezzetler” adlı kitabından fırında patatesli omlet tarifini denemiştim. Harika olmuştu. Dün de saray çorbasını yaptım. Adının hakkını veren bir çorba oldu. Lezzetli, sağlıklı ve doyurucu bir çorba…

İnşallah en yakın zamanda, dumanı tüten "Her güne bir yemek" adlı kitabını da kütüphaneme eklemeyi düşünüyorum.

Malzemeler:
1 su bardağı kırmızı mercimek
Yarım kilo ince doğranmış ıspanak
3 küçük doğranmış soğan
3 diş doğranmış sarmısak
2 rendelenmiş ufak kabak
2 rendelenmiş ufak havuç
3 kabuğu soyulup ufak doğranmış domates
3 çorba kaşığı zeytinyağı
4 su bardağı su ya da sebze suyu
Deniz tuzu, karabiber ve nane

Yapılışı:
Tencereye yağı koyup ısıtın, içine soğan ve sarımsağı koyup 5 dakika kavurduktan sonra mercimekleri de ilave edip 3-4 dakika da birlikte kavurun. Suyunu ilave edip kaynamasını bekleyin ve içine diğer malzemeyi koyup kapağını kapayın. Orta ısıda bütün malzemeler iyice yumuşayana kadar pişirin. Çorba çok koyu olmuşsa içine istediğiniz kıvama gelene kadar kaynatılmış su ilave edebilirsiniz.(4-6 kişilik)

Ben yine malzemelerin yarısını kullandım. Havuçlar göze çarpsın diye rendelemek yerine minik minik doğradım. Çorbayı sulu sevdiğimden yarı malzemeye 7 su bardağı su koydum. Çok bereketli bir çorba oldu :)
Mutlaka deneyin.